13 Mayıs 2013 Pazartesi

Fethiye

Sarı Denizatlarının Buluşma Noktası
Fethiye'nin turkuaz renkli kıyıları ender rastlanan deniz canlılarının yaşam alanı. Denizatı Koyu olarak da bilinen Sarıyarlar'da, Türkiye'de sadece burada bulunan sarı denizatlarına rastlayabilirsiniz. Afkule ve Türk Hamamı olarak bilinen su altı mağaraları, vatozların geçiş noktası üzerinde bulunan Üç Tüneller (Küçük Resif) karideslere ev sahipliği yapan Karides Kovuğu, türlü türlü böceklerin, amforaların ve lagosların etrafında dolandığı Balaban Adası, binlerce yılın izini taşıyan anforalarıyla İblis Burnu ve Turunç Pınarı yörenin diğer dalış noktalarıdır. Afkule ve Türk Hamamı Fethiye'nin en popüler dalış noktalarıdır. Dalış girişi derin olandan, yani koy'un ucundaki mağaradan başlıyor. 27. metreden itibaren görülen büyükçe giriş, kayaların üzerindeki birçok renk ile konuklarını karşılıyor.

Göcek

Dünya Sosyetesinin Buluşma Noktası
Göcek
Bir yanda doğanın dantel gibi işlediği koylar, diğer yanda binlerce yılın mirasını taşıyan antik kentler. Fethiye Körfezi'nin dayanılmaz güzellikteki doğası ve günlük, çam, zeytin, piren makilerinin rüzgara karışan kokusuyla başdöndüren bu bölge, çeşitli antik kentlerin de kucağında bulunuyor. Arymasa, Lissae, Krya, Kalimache gibi antik kalıntılar, yatla bölgeye gelen turistlerin uğradıkları başlıca yerler. Göcek kıyıları yatçıların vazgeçilmez mekânlarından. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen tekneler Göcek Koy'larına demir atıyor.

Sarıgerme

Yatların Uyuduğu Sahil
Sarıgerme

Önemli dalış merkezlerinden biri olan Sarıgerme, su altı güzellikleriyle dikkat çekiyor. 7 km uzunluğunda sığ ve geniş bir kumsala sahip olan Sarıgerme, Mavi Tur'a çıkan tekneler geceleri burada konakladığından ''Yatların Uyuduğu Sahil'' olarak anılıyor. Eski çağlarda Pisilis Antik Kenti kuruluymuş bu sahillerde. Kent şimdi kumların altında yaşamaya mahkûm edilmiş. Kumsal ve deniz içinde taş veya çakıl olmadığı gibi çocukların bile yüzebileceği sığlıkta metrelerce devam ediyor. Kıyı şeridinde suyun içinde kilometrelerce yürümek mümkün.

Dalyan

Dalyan
Dalyan, ekolojik çeşitliliğiyle olağanüstü bir doğa harikası. Dalyan, deniz kenarında değil ama, hem denizi var, hem de gölleri. Köyceğiz Gölü'nün sularını Akdeniz'e boşaltan yoğun sazlıklarla kaplı labirent benzeri 10 km uzunluğundaki su kanalı bölgenin en önemli özelliklerinden biri. Dalyan doğal su kanalı; suları filtre eden gür ve yüksek sazlıkları, bu sazlıklarda yuva kurmuş 150 civarındaki değişik kuş türü, dünyada eşine az rastlanır Günlük ağaçları, değişik sünger çeşitleri, yüzlerce cins tatlı su balığı, çeşitli kelebek, bitki türleri ve özellikle nesli tükenme tehlikesi bulunan ve bu nedenle de özel koruma altına alınmış Nil kaplumbağaları gibi türleriyle ekolojik çeşitlilik bakımından olağanüstü bir tabiat harikası.
Nil Kaplumbağaları (Trionyx Tringulus)
Köyceğiz Gölü ile Dalyan Deltası'nda yaşayan Nil kaplumbağalarının erişkinlerinin boyu 1 metreye yaklaşıyor. Dalyan'da her mevsim görebileceğiniz bu sevimli hayvanlar balıkla besleniyor. Tüm dünya denizlerinde dolaşan Caretta Carettalar genellikle yosun yiyerek beslenirler. normalde 2-3 yılda bir yumurtlayan ergin dişiler, oritasyon adı verilen bir iç güdüyle yumurtalarını kendisinin dünyaya geldiği kumsallara bırakır. Günlük ağaçları, onlarca değişik sünger çeşidi, yüzlerce cins tatlı su balığı, çeşitli kelebek türleri ve Nil kaplumbağaları... İşte Dalyan...
 İztuzu Plajı
Dalyan Deltası'nın ağzını kapatan plajın kumları altın rengi ve incecik, deniz ise kristal berraklığında. İztuzu plajı, Köyceğiz Gölü'nü denize bağlayan kanalın ağzından başlayarak 5400 metre boyunca uzanıyor. Caretta Carettaların üreme alanı olan sahilde soyunma kabinleri dışında hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Carettaları rahatsız etmemek için hava karardıktan sonra sahile inmek yasak. Ayrıca yumurtalara zarar verilmemesi için kumsala köpek gibi hayvanların getirilmesine ve işaretli yerlere şemsiye saplanmasına izin verilmemektedir.


Caretta Caretta
Akdeniz havzasında yoğun olarak yalnız Dalyan ve çevresinde bulunabilen Carettalar, genel olarak 70-160 kg arasında, 90-115 santimetre boyunda, kabuğu toprak, karın kısmı ise turuncu (oranj) rengi olan deniz kaplumbağaları. Koloniler halinde yaşayan bu deniz canlılarının dişileri 1-2 yıl araylaa yılda 1 kez yumurtlar. Tenis topu büyüklüğündeki yumurtalarını, İztuzu kumsalında 40-60 santimetre derinliğinde açtıkları çukurlara gömerek tekrar denize dönerler. yumurtadan çıkan yavruların bazıları, doğal bir refleksle, deniz yüzeyinden yansıyan ışığa doğru hareket ederek yaşayacakları ortama, denize doğru hareket eder. Ne yazık ki, birçoğu denize ulaşamadan yolunu şaşırıp susuzluktan ölür. Denize ulaşabilenlerin büyük bölümü de yengeçlere, kuşlara ve balıklara yem olur. Yumurtadan çıkan yavru kaplumbağalar, eğer çevrede herhangi bir kuvvetli ışık kaynağı varsa, yönlerini şaırarak deniz yerine, ölmelerine neden olabilecek hedeflere yönelir. Bu nedenle güneşin batışından doğuşuna kadarki zaman aralığında İztuzu kumsalında ateş yakmak, el lambası veya başka bir ışık kaynağı kullanılması yasaktır.

Mavi Yolculuk

Mavide Kaybolmak
En Popüler Mavi Yolculuk Rotaları
50 yılı aşkın bir süredir yapılan mavi turların ortaya çıkışının oldukça ilginç bir hikayesi var. Halikarnas Balıkçısı, arkadaşları Bedri Rahmi Eyüboğlu, Azra Erhat gibi hümanist aydınları da yanına alarak küçük süngerci tekneleriyle birkaç günlük kısa Gökova turları yapmaya başlıyor. Turlar, 1950'lerin ortalarından itibaren, her yıl artan sayıda katılım ile büyüyerek günümüzdeki halini alıyor. Önceleri mütevazi şartlarla yapılan ''Mavi Yolculuk'' adını, denizi, dostluklarını pekiştirmek için mekan seçen bu ilk yolculardan alıyor. Geleneksel Gulet yatlarıyla yapılan Mavi Yolculuk, ülkemize özgü bir turizm çeşidi. Akdeniz ve Ege kıyıları boyunca sıralanan göz kamaştırıcı güzellikteki koylar, sadece deniz yoluyla ulaşabileceğiniz saklı cennetler, Anadolu insanının konukseverliği, benzersiz antik kentler ve deniz üzerinde olmanın verdiği keyif Mavi Yolculuğu özel kılan başlıca etmenlerdir. Mavi Tur güzergâhı, Kuşadası'ndan Antalya'ya kadar yaklaşık 350 deniz millik bir alanı kapsıyor. Yolculuk boyunca her burnun etrafında ya yeni bir koy uzanıyor, ya küçük bir köy, ya da bir antik kent...
 En Popüler Mavi Yolculuk Rotaları
Gökova Turu: Bodrum-Gökova-Bodrum
Hisarönü Körfezi Turu: Marmaris-Knidos-Marmaris
Kuzey Likya Turu: Marmaris-Fethiye-Marmaris
Güney Likya Turu: Fethiye-Ölüdeniz-Fethiye
Pamfilya Turu: Kemer-Kekova-Kemer

Doğa Cennetleri Köpekbalığı Koyu

Doğa Cennetleri
Köpek Balıklarıyla Yan Yana Yüzmek
Boyları 2.5 metreyi bulan köpekbalıklarının gözlemlenebileceği Köpekbalığı Koyu, kıyıdan sadece 50 metre içerdedir. Mavi suların kızılçam ormanları ile birleşerek süslediği Marmaris, dalış turizminin ülkemizdeki önemli merkezlerinden biridir. Yöredeki çok sayıda dalış merkezi sualtı merklılarıyla dolup taşıyor. Keçi Adası, İnce Burun, Kır Burnu, Topuk, Abdi Reis Koyu, Alkaya Burnu, Baca Mağara ve Kadırga Burnu Marmaris'teki önemli dalış noktaları. Fakat bir nokta var ki, Türkiye kıyılarında yapılabilecek belki de en ilginç dalış deneyimine ev sahipliği yapıyor. Buradaki kayalıklar her yıl mayıs ayında çifleşmek, eylül ve ekim aylarında ise doğurmak için bölgeye gelen köpekbalıklarını barındırıyor.

Knidos Antik Kenti

Knidos Antik Kenti
Knidos, Datça Yarımadası'nın en batı ucundaki Reşadiye Burnu üzerinde bulunuyor. Karayolu ile Datça'ya 35 km mesafededir. Denizyoluyla ulaşım turizm sezonu boyunca gezi tekneleri ve yatlarla yapılıyor. Knidos, Halikarnassos'un Dor Heksapolis'den (altıkent) çıkarılışından sonra karada kalan tek kent. Dorheksapolis'in en kutsal yeri Apollon tapınağı buradadır. Heredot'a göre Knidos, Sparta'dan gelen Kolonistler tarafından kurulmuş. Ünlü coğrafya bilgini Strabon, kentin teraslar üzerine kurulduğunu ve bir antik tiyatro gibi denizden Akropolis'e doğru yükseldiğini belirtir. Kazılarda açığa çıkarılan buluntularla yerleşimin M.Ö. 14. ve 13. yüzyıla kadar uzandığı sanılıyor. Kentin M.Ö. 7,6 ve 5. yüzyıllardaki durumuoldukça parlakmış. M.Ö. 4. yüzyılda ekonomik, kültürel ve sanatsal alanlarda gelişme gösteren kente bir de tıp okulu açılmış ve Knidos bilim alanında da kendini göstermiştir. Diğer Anadolu kıyı kentleri gibi Knidos da M.S. 7. yüzyılda Arapların istilasına uğramış ve daha sonra meydana gelen depremler nedeniyle tümden yok olmuştur.

Gökova Körfezi

Gökova Körfezi
Gökova Körfezi, denizi, kumu ve çevresindeki çam ağaçları ile eşsiz güzelliğe sahip sayısız koylardan oluşmaktadır. Gökova'daki sayısız koy, yeşil ve mavinin eşsiz uyumunun sergilendiği birer doğa cennetidir. Gökova Körfezi en popüler mavi yolculuk rotalarından biridir. Ünlü Sedir (Kleopatra) Adası da bu körfezde bulunmaktadır. Körfezin çevresini kaplayan doğal güzellikleri, eko sistemi, tarihsel nitelikleri ve eşsiz kıyılarıyla diğer birçok kıyı yerleşimine oranla bozulmamış bir coğrafyadır, Gökova... Bu değerlerin korunarak diğer kuşaklara aktarılabilmesi için 1988 yılında alınan bir kararla ''Özel Çevre Koruma Bölgesi'' olarak ilan edilmiştir.

Bodrum Yarımadası

Bodrum Yarımadası
Bodrum doğu ve batı limanlarının birleşmesinden meydana gelen yarımada üzerinde yükselen kalesi, iki limanın kıyılarına dizilmiş bembeyaz evleri, gümbetleri ve denize inan daracık sokakları, şöhreti dünyaya yayılmış yatları ve tersaneleri ile ünlü bir tatil yöresidir. Doğanın ve tarihin iç içe olduğu bu muhteşem yöre, su altı zenginlikleriyle de göze çarpıyor. Dünyanın 7 harikasından biri olan Mouselum da Bodrum kaynaklı; su altında gömülü, yüzlerce yıl önceki batık gemilerinin mirası ''amphora''lar da Bodrum yarımadasını keşfetmenin en keyifli yolu, civarındaki koyları ve kıyı köylerini Bodrum limanından veya yerel limanlardan kalkan günübirlik gezi tekneleriyle dolaşmak. Bodrum'da suyun üstündekiler kadar altındakiler de takdiri hakediyor. yılın büyük bir bölümünde dalış olanağı sunan Bodrum'da çok sayıda balığın gözlemlenebileceği Büyük ve Küçük Resif, beyaz lekeli kırmızı ahtapotların sıkça rastlandığı Kurt Burnu boyları 1.5 metreye yaklaşan orfozları, iri lagosları ve baraküdaları ile su altı fotoğrafçılarını büyüleyen oraklar ve delikli, mağara en popüler dalış noktalarıdır. Bodrum Kalesi, dünyanın en önemli müzelerinden biri olarak kabul edilen su altı arkeoloji Müzesi'ne ev sahipliği yapıyor.
Gümüşlük: Bodrum'un en sevimli beldelerinden biridir. Bodrum'un kentleşmesine karşın bu durumdan en az etkilenmeyi başarabilmiş yerlerden biridir Gümüşlük. Tamamen koruma altındadır. Yürüyerek geçilebilen Tavşan Adası, gün batımında keyfine doyulmayan manzarası ve mandalina bahçelerinin kattığı renk cümbüşü ile huzurlu ve sakin ortamları sevenler için ideal bir tatil yeridir.
Güvercinlik : Bodrum'a 25 km uzaklıkta yeşil ve mavinin iç içe geçtiği harike bir güzelliğe sahip bir koy'dur Güvercinlik. Güvercinliğin bu doğal ve doyumsuz güzelliği karşısında bulunan Salih Adasıyla zenginleşiyor.
Akvaryum : Gümbet'in batı ucunun sonunda bulunan küçük küçük koylar, önlerini kesen bir adanın da yardımıyla, kristal parlaklığında ve olağanüstü doğal güzellikte öyle bir su alanı oluşturuyor ki, bu şairane yeri halk, doğal olarak akvaryum diye adlandırıyor. 30 metre derinliğe kadar çıplak gözle görülebilen Akvaryum'a ancak teknelerle ulaşılabiliyor.
Gündoğan : Mandalina bahçeleri ile de ünlü olan Gündoğan, güzelliğini en doğal biçimiyle koruyan az sayıdaki koylardan biri. Tertemiz denizi ile dikkat çeken köyün görülmeye değer bir manzarası var.
Yalıçiftlik : Gökova Körfezi'nin girişinde yer alan Yalıçiftlik, yemyeşil bitki dokusu ve masmavi denizi ile Bodrum yarımadasının en güzel koylarından birine sahiptir.

Bafa Gölü

Bafa Gölü
Büyük bir bölümü doğal park olan gölde 3 küçük ada var. Gölün üzerindeki adalarda manastır ve kiliseler bulunuyor. Söke Ovası 2000 yıl önce deniz idi ve bölgede büyük bir körfez vardı. Büyükmenderes ırmağının getirdiği alüvyonlarla dolunca, körfez ova oluverdi. Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada kaldı. Gölün çevresi zeytinlik ve çam ormanlarıyla kaplıdır. 1994 yılında büyük bir bölümü doğal park olarak ayrılan gölün üzerinde 3 küçük ada vardır. Adalarda eski dönemlerden kalma manastır ve kiliseler bulunuyor. Tarihî kalıntıların yanı sıra, balıkçıl kuşları, pelikanlar, karabataklar ve ördekler de yörenin güzelliğine güzellik katıyor. Etrafı zeytin ağaçlarıyla çevrili gölün doğal zenginliklerini kuşlar tamamlıyor. Güneş battıktan sonra gökyüzüne vuran kızıllığın gölün rengini değiştirdiği saatler inanılmaz bir görsel şölen sunuyor doğaseverlere...

Pamukkale

Bulutların Üstünde Yürümek
Pamukkale
Yeryüzünün doğal güzelliklerinden payına düşeni alan Pamukkale, dünyadaki az sayıda traverten oluşumlarından birine sahip. Pamukkale'nin kalsiyum oksitli ırmakların tortularıyla oluşan muhteşem görünümlü traverten dalgaları turistler için önemli bir çekim merkezi. Yurtdışındaki benzerlerinin aksine Pamukkale'de travertenlerin üstünde yürüyebilirsiniz. Çökelez Dağı'nın güney yamacında kalker katlarının arasından çıkan su Pamukkale'yi oluşturmaktadır. Bu basamakların en tipik olanı ise üzerinde antik Hierapolis kentinin bulunduğu traverten basamakları. Travertenler, kadı deresi yakınındaki Domuz Çukuru'ndan başlayarak kuzeydeki nekropolün yanından akan Çeltik Deresi'ne kadar uzanıyor. 50 metre yüksekliğinde yaklaşık 3 km uzunluğunda ve 250-600 metre genişliğindeki bu oluşum büyüleyici güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Travertenlerin yanı başındaki Hierapolis antik kenti ise Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri. Pamukkale'nin her tarafından fışkıran termal sular, bölgeyi sağlık turizminde de önemli bir yere oturtuyor.

Büyük Menderes Deltası

Büyük Menderes Deltası
Dilek Yarımadasında 11.000 hektarlık bir alanı kaplayan Millî Park, Kuşadası'nın güneyinde yer alıyor. Büyük Menderes Deltası'nın ağız kısmı birçok gölcük ve bataklığı bünyesinde barındıran sulak alan karakterine sahip. Bu dağlık arazi, kanyonlar ve vadiler ile parçalanmış. Yarımada, kumlu, çakıllı, yatık ve yüksek kıyı şekilleri içeren plajlarıyla doğal, tarihî ve kültürel değerleri içinde barındırıyor. Park, bu ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı yanında, Akdeniz Bölgesi'nde ender görülen bir bitki örtüsüne sahip. Deltada, soyu yeryüzünde tükenmek üzere olan nadir görülen türlere de rastlanıyor. Çok sayıda sürüngen, memeli ve kuş türlerinin bulunduğu Millî Park'ta Akdeniz'e özgü hemen hemen bütün balık çeşitleri ile deniz kaplumbağaları yaşama ve çoğalma olanağı bulmuşlar. Akdeniz foku da yörenin sakinlerinden. Büyükmenderes Deltası, Akdeniz Bölgesi'nde ender görülen bir bitki örtüsüne sahip.

İzmir Kuş Cenneti

İzmir Kuş Cenneti
Kentin yanıbaşında koruma altına alınmış 8 bin hektarlık dev bir yaban hayat parkı... Adalar, sazlıklar, deltalar ve göz alabildiğine uzanan düzlüklerde 190'ı aşkın türde milyonlarca kuş barındırdığı için dünya çapında bir ''Kuş Cenneti'' sayılıyor. Bölgeye her yıl ortalama 50.000 kuş uğruyor. 63'ü yerli, 54'ü yaz göçmeni ve 30'u transit geçen türlerin burada konakladıkları biliniyor. Kırmızı kanatlı filamingolar, karatavuklar, tepeli pelikanlar, angıtlar, su tavukları, saksağanlar, kırlangıçlar, sakarmekeler, tombul yağmur kuşları, kum kuşları, beyaz balıkçıllar, kara leylekler, gri balıkçıllar, bahriler, sığırcıklar, yalı çapkınları bu kuş türlerinin bazıları. Doğal ve arkeolojik sit alanı olan İzmir Kuş Cenneti'nde; ziyaretçi merkezi, kuş seyir kuleleri, sabit dürbün ve gezi bisikletleri doğa meraklılarına hizmet veriyor.

Foça Adaları

Fokların Güvenli sığınağı
Foça Adaları
Foça adaları 6 ıssız adadan oluşuyor. Orak Adası, İncir Adası, Kartdere Adası, Fener Adası, Hayırsız Ada ve Metalik Ada. Orak, Hayırsız ve Kartdere adalarında 80 metre yüksekliğine ulaşan dik yarlar görülmeye değer. Adalar ve çevresindeki koylar, Türkiye'deki son Akdeniz foku kolonilerinden birini barındırıyor. Adalarda içinde hava olan mağaralar nesli tükenme tehlikesinde olan bu sevimli hayvanların yaşam alanları. Mağaralarda yavrularını doğurup nesillerini sürdürme kavgası veriyorlar. Balıkçılar, Foça belediyesi ve Dünya Doğa Vakfı (WWF) fok koruma çalışmalarını birlikte yürütüyorlar.

Türkiye'nin Görmeye Değer Yerleri

Boğaziçi

İstanbul'un İncisi Boğaziçi

Avrupa ve Asya'yı birbirinden ayıran Boğaziçi, büyük bir ihtişam ve saf bir güzellikle geçmiş ile bugünün eşsiz birlikteliğini gözler önüne seriyor. Yalıların yanında modern oteller, taştan hisarların yanıbaşında rustik sarayları küçük balıkçı köylerinin nostaljisini taşıyan semtlerdeki şık yapılar...
Boğazı görmenin en iyi yolu, kıyılarında zig zag çizen yolcu vapurlarından birine binmektir. Eminönünden başlayan gezi sanki bir akraba ziyaret ediyormuş gibi sırayla boğazın Asya ve Avrupa kıyılarına uğrayarak devam ediyor. Benzersiz bir görsel şölen...

Botanik Cenneti Uludağ

Olağanüstü doğası, flora ve faunasının zenginliği ile 1961 yılında Millî Park ilan edilen Uludağ'ın 11.338 hektarlık alanı koruma altında. Uludağ, zengin pist seçenekleri ve renkli gece hayatıyla ülkemizin en popüler kayak merkezi olarak da haklı bir üne sahip. Yaklaşık otuzu yalnızca burada yayılma gösteren, yüzün üzerindeki bitki türü, Uludağ'ın kış sporlarının yanısıra doğa gözlemcileri ve botanik meraklıları için de önemli bir merkez haline gelmesine sebep oluyor. Yıllardır Türkiye'nin en popüler kayak merkezi olma özelliğini kimseye kaptırmayan Uludağ, 30'un üzerinde endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Uludağ Kayak Merkezi
Manyas Kuş Cenneti

Kıtalar arası göç yolları üzerinde kuşların vazgeçilmez uğrak yerini oluşturan Manyas Kuş Cenneti Millî Parkı'na kuşlar misafir oluyor, dinleniyor ve karınlarını doyurarak yollarına devam ediyor. Kuş Cenneti'ne gelen 246 kuş türü olduğu tahmin ediliyor. Çevresi söğüt ve ılgın ağaçlarıyla kaplı olan gölün bütün kıyılarında bulunan saz, kamış, kafaotu ve kandıranın yanı sıra, sulak çayırlarda yüzlerce çeşit çiçekli ot mevcut. Gölde, Başlıcaları sazan, yayın, turna ve kefal olmak üzere 20 türden fazla balık yaşıyor. Kuş cennetine gelen 246 kuş türü olduğu tahmin ediliyor. Mart ayında gölün kuzeydoğu ucunda kuluçkaya yatan kuşlar, ağaçların gövdelerini saran sular nedeniyle yüksek dallarda kendilerini güvende hissederek yavruluyorlar. Mayıs ayında yumurtadan çıkan yavrular; Temmuz'da uçmaya başlıyor. Mart-Temmuz, Eylül-Ekim ayları kuş gözlemek için ideal dönemlerdir. Bu dönemlerde 200'ü aşkın kuş türünü gözlemek mümkündür. Manyas Kuş Cenneti zengin flora ve faunasıyla benzerleri arasında özel bir yere sahiptir. Yüzlerce türün gözlemlenebileceği Manyas, Türkiye'nin en eski Millî Park'larındandır. Gölün bitki örtüsü, kuşlara güvenli bir yavrulama ortamı sağlıyor. Karabataklar, gölün devamlı konukları arasında.

Manyas Kuş Cenneti
Derinliklerde Yatan Tarih
Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası


Türkiye'de batık dalışı denildiğinde akla ilk gelen yerdir Çanakkale ve Gelibolu yarımadası. Çok sayıda çıkartma ve deniz savaşına tanık olan bu sularda, kanlı çarpışmaların yaşandığı Çanakkale Savaşı'ndan kalma 236 batık yatıyor. Birbirinden ilginç su altı canlısına ev sahipliği yapan batıklar dalış meraklılarının gözdesidir.


Çanakkale

Kazdağı Millî Parkı

Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi'ni birbirinden ayıran Kazdağı; doğal güzellikleri, tarihî değerleri, manzarası, fauna ve flora zenginliği ve su kayakları ile Ege Bölgesi'nin yer yüzü cennetlerinden biri. Mitolojide ismi İda olarak geçen Kazdağı, batı yönünde 1767 metreye kadar yükseliyor. Bilinen tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanan ve çok sayıda antik şehre ev sahipliği yapmış olan Kazdağı, ender rastlanan bir ağaç türü olan Kazdağı Göknarı'na da ev sahipliği yapıyor. Bu ağaç dünya üzerinde sadece burada yetişiyor. Ünlü Truva atının Kazdağı Göknarı'ndan yapıldığı biliniyor. Efsaneleri, temiz havası ve koruma altına alınan çiçekleri ile tanınan Kazdağı, çevresindeki trekking parkurları ve Jeep Safariler için uygun güzergâhları ile günden güne popülerleşiyor.
Kazdağı Millî Parkı
Mercanların Renkli Dünyası Ayvalık

Adayı boydan boya kaplayan zenginliklerle yemyeşil bir görünüm sergileyen Ayvalık, aynı zamanda Türkiye'nin önemli dalış noktalarına ev sahipliği yapıyor. 30 metre derinlikteki mercan resifleri kırmızıdan morun türlü tonlarına kadar sıralanırken, onlara birbirinden renkli balıklar ve anforalar eşlik ediyor.



Ege'nin Oksijen Deposu
Şahinderesi Kanyonu


Şahinderesi Kanyonu ve çevresi, dünyada oksijen oranının en yüksek olduğu ikinci bölgedir. Altınoluk'u oksijen çadırına dönüştüren faktörlerin başında Şahinderesi Kanyonu geliyor. Bölgenin hava değişimini sağlayan kanyon, dağdan çektiği çam kokulu havayı ovaya dağıtırken, denizden aldığı iyot kokulu havayı da dağlara yolluyor ve böylelikle bir çeşit baca görevi görüyor. 27 km. uzunluğundaki kanyonun yüksekliği ise 600 metre. Akarsuyu çevreleyen tepelerin yüksekliği 600 metreye ulaşıyor.

Şahinderesi Kanyonu